Basında Biz / Haberler
arrow_back Geri Dön

Sn. Fatih Öcal ile Röportaj

Sn. Fatih Öcal ile Röportaj
30.11.2018

BAŞLIK:

Nesnelerin İnterneti Teknolojisi ile donatılmış, tek kişinin çalıştırabildiği un fabrikaları gelecek”

 

Fatih ÖCAL

Torku Un Fabrikası Müdürü

 

Spot: “Değirmencilik sektöründe son 10 yıla bakıldığında Ar-Ge çalışmalarına yatırım yapan firmaların gelişmekte olduğunu ve katma değer üretmekte olduklarını görüyoruz. Hemen hemen tüm firmalar enerji verimliliği yüksek motorlar kullanıyor, birim zamanda daha çok ve daha etkin temizleme yapan makineler geliştiriliyor, makinelerin bakım sürelerini azaltmak için daha ergonomik tasarımlar yapılıyor. Önümüzdeki süreçte de kapasitesi çok fazla olmasına rağmen içerde aydınlatmaların bile çalışmasına gerek duyulmadığı, sensörler, switchler, haberleşme ağları ve Nesnelerin İnterneti Teknolojisi (IoT) ile donatılmış, kalite izlenebilirliliğinin bile cihazların yaptığı, tek bir kişinin çalıştırdığı fabrikalar göreceğiz.”

 

Değirmeci dergisinin, “Değirmencilikte akıllı çözümler ve geleceğin teknolojileri” kapak dosyası için sektörün önde gelen üreticilerinin yanı sıra bu makine ve teknolojileri kullanan, ortaya çıkan sorunlarla birebir yüzleşen profesyonellerin görüşlerine de başvurmak istedik. Bu noktada fabrika kurulumundan devreye almaya, hammadde alımından kalite kontrol ve ürün geliştirmeye kadar un üretiminin her aşamasında tecrübesi olan bir uzman olan Fatih Öcal’ın kapısını çaldık. Öcal, Anadolu toprağının bereketini sofralarımıza taşıyan Torku’nun Çumra’da kurduğu un fabrikasının müdürlüğünü yürütüyor. Sektörde 20 yıla yakın bir tecrübesi bulunan Fatih Öcal, 2005 yılında Selçuk Üniversitesi Un Üretim Teknolojisi’nden mezun olduktan sonra Atatürk Üniversitesi Gıda Mühendisliği’ni bitirdi. Çeşitli fabrikalarda laboratuvar teknikeri, Ar-Ge mühendisi, un prosesi saha uzmanı ve kalite kontrol şefi gibi birçok görevde bulundu. Fatih Öcal ile TorkuUn’un ileriye dönük hedeflerini hem de değirmenciliğin yarınını konuştuk.

 

Fatih Bey, bize öncelikle başında bulunduğunuz TorkuUn’uanlatıp tesis hakkında bilgi verir misiniz?

Torku olarak birinci önceliğimiz ‘tüketici sağlığı’ olduğundan, doğal ve katkısız un üretiyoruz. Türkiye’deki  en modern teknolojiye sahip fabrikalardan biriyiz. Türkiye’nin yangına dayanıklı ilk ateksli malzeme kullanılarak inşa edilen un fabrikasıyız. Yatırımımızın temel hedefi; İç Anadolu bölgesi başta olmak üzere Türkiye’de sürdürülebilir tarıma katkı sağlamak.

 

Bisküvi, gofret, kek üretim tesisleri yanına bölge çiftçisinin buğdayını una dönüştürecek yeni ve teknolojik Un fabrikamız 2016 yılının son aylarında devreye alındı. İlk etapta endüstriyel un çeşitleri üreten tesis, Torku Unlu Mamuller, Bisküvi, Kek, ve Gofret Üretim Tesisleri’nin hammadde ihtiyacını karşılıyor. Torku’nun atıştırmalık ürünler üreten tesisleriyle aynı kampüs bünyesinde üretim gerçekleştiren Torku Un Fabrikası söz konusu tesislerin kullandığı un hammaddesindeki nakliye giderlerini de sıfırladığı için diğer işletmelerin işletme verimliliğine de pozitif katkı sağlıyor.

 

Hammadde girdi kontrolünden başlayıp son ürün kontrolüne kadar giden süreçte kalite kontrol ve proses kontrol çalışmaları son teknolojiye sahip laboratuvarımızda titizlikle yapılıyor. Buğdayın una dönüşümüne kadar tüm süreçlerde tüm kontrol ve analizler hassasiyetle yapılmakla birlikte akredite laboratuvarlarda doğrulama analizleri yaptırılarak kalite kontrol süreçlerinin hassasiyeti artırılıyor.

 

“İnsana saygı” politikasının gereği olarak en kaliteli ve güvenilir ürünlerin üretildiği tesisimiz, TSE ISO 9001, 22000 belgeleri, ürün gruplarında TSE belgeleri ile marka tesciliyle güvenilir ürünler üretiyor.

 

ENDÜSTRİYEL UN ÜRETİMİNDE ÖNEMLİ BİR AÇIĞI KAPATACAĞIZ”

Torku Un Fabrikası’nda şu an bisküvilik, gofretlik un ile kek ve tam buğday unu üretiliyor. 7 katlı planlanan fabrikanın kapalı alanı 1585 metrekare. Fabrika 10 adet 250 tonluk buğday depolama silosuna sahip. Tesiste günlük 200 ton buğday işlenmekte. Büyümeye müsait entegre tesis mantığıyla inşa edilen fabrikanın kapasitesinin kademeli olarak artırılması planlanıyor. Fabrikada unun yanı sıra yan mamul olarak kepek, razmol, bonkalite ve ruşeym üretilmektedir. Ürün çeşitliliğine göre özel  üretim yapan fabrikamızda, minimum enerji sarfiyatı ile en kaliteli ürün elde edilmektedir.

 

Endüstriyel un üretiminde çok önemli bir açığı kapatacak olan fabrikamız, Torku’nun hammadde ihtiyacını karşılamanın yanı sıra pazara da satış gerçekleştirecek.Torku Un Fabrikası, bölge illerde bisküvi fabrikalarının hammadde teminine de katkı yapacak. 

 

Bildiğim kadarıyla tesisteki üretim hattını İmaş kurdu. Bu modern tesisin size ve Torku Grubu’na kazandırdığı avantajları anlatır mısınız?

Öncelikle bu tesis kurulurken değirmencilikle ilgili tüm teknolojiler araştırıldı. Tüm detayları ile masaya yatırılarak bir karar verildi.Bunun içinde yerli ve milli sermayeye katkı vermek amacıyla yerli firmalara şans verildi ve yola Konyamızın firması olan İmaş Makina ile devam edilme kararı alındı.Çok kısa bir süreç içerisinde daha fabrika inşaatımız tam bitmeden makine montajına başlanılarak çok hızlı bir şekilde fabrika devreye alınmıştır.

 

“İMAŞ’IN KURDUĞU TESİS, BİZE SÜRDÜRÜLEBİLİR KALİTE SAĞLIYOR”

Bu modern tesisin bizlere en önemli kazancı büyümekte olan bir şirket olarak bize büyümenin en önemli faktörlerden biri olan sürdürülebilir kalite sunması. Biraz daha açacak olursak; ürettiğimiz bisküvi,kek,gofret gibi ürünlerde en büyük paya sahip olan girdi undur.Eğer ununuz standart ve kalite kriterleri düzenli olmazsa burada müşteri damak tadında ciddi farklılıklar oluşacaktır.Bunun için birinci önceliğimiz kalitedir ve bunun sürdürebilir olması, her ürün için farklı özellikte un üretimi yapılabilmesi bu tesisin bize kazandırdığı en büyük avantajlardan biridir. Bunun yanı sıra un fabrikası,Torku’nunentegretesislerinde kullanılan un hammaddesindeki nakliye giderlerini de sıfırladığı için diğer işletmelerin işletme verimliliğine de pozitif katkı sağlamıştır.

 

İmaşfirmasının bizlere sunduğu en büyük katkılardan biri deservis hizmetleri konusunda hızlı dönüş yapması ve müşterileriyle birlikte Ar-Ge çalışmalarına açık olmasıdır.

 

Sizce un sanayicisinin karşılaştığı en büyük sorunlar neler?

Burada karşılaşılan en büyük sıkıntılardan bahsedecek olursak iki önemli sıkıntı dikkat çekmektedir.Bunlardan birincisi hammadde, ikincisi de yetişmiş personel sıkıntısıdır.

 

Örneğin bisküvilik un üretimi için konuşacak olursak, maalesef bizim bulunduğumuz bölgede bisküvilik buğday yetişmemekte. bundan dolayı hammaddeye yakınlık avantajını kullanamamaktayız.Bunun yanı sıra bundan on yıl kadar önce bisküvilik olarak yetiştirilen buğday çeşitlerinin dekar başına verimi çok düştüğünden dolayı ekilmemesi, buğday fiyatlarındaki artışın çok düşük olması gibi nedenlerle insanların düşük vasıflı buğday yetiştirmemesi,yetiştirenlerinde “Zaten para etmiyor. Birde ilacı,gübresine para harcamayayım” mantığı ile hareket etmesinden dolayı hammadde yönünden sıkıntı var.

 

Yetişmiş personel olarak bakıldığında ise bundan 20 yıl önce liselerde değirmencilik bölümleri vardı.Bu bölümler bir basamak ileriye taşınarak üniversitede “Un Üretim Teknolojileri” bölümleri açılmaya başlanmıştı. Maalesef Konya Selçuk Üniversitesi’nde açılan bu bölüm,‘talep yok’ denilerek 2005 senesinde kapatıldı. 2014’te Konya Necmettin Erbakan Üniversitesi ve sanayici işbirliği ile tekrar böyle bir bölüm açıldı.Fakat kayıt yaptıran öğrenci sayısı çok az.Hal böyle olunca mezun olan kişiler sabredip kendini geliştirme yoluna gittiklerinde un fabrikalarının genelde kalite kısımlarında iş buluyorlar. Fakat önemli personel ihtiyacı olan üretim kısmında sıkıntı devam etmekte. Bu açık da yıllardır bu sektörde çalışmış ustaların, dışarıdan gelen vasıfsız kişileri yetiştirmesi yoluyla kapatılmaya çalışılıyor. Ancak personelin kendisini geliştirmesi, ustaların aktardıkları ile sınırlı kalmakta.

 

Değirmencilik sektörüne yönelik makine ve teknoloji üreten firmalardan ne gibi beklentileriniz var? Sizce hangi konularda yenilikçi çözümlere ihtiyaç var?

Değirmencilik sektöründe son 10 yıl içerisine bakıldığında Ar-Ge çalışmalarına yatırım yapan firmaların gelişmekte olduğunu ve katma değer üretmekte oldukları görülmektedir.Buna birkaç örnek verecek olursak: Hemen hemen tüm firmalar enerji verimliliği yüksek motorlar kullanmakta,kalite parametreleri,anlık randıman takibi ve fabrika çalıştırma tam otomasyon sistemleri ile yapmakta,Sorteks gibi renge göre ayrım yapan cihazlar üzerinde çalışmalar yapmakta,birim zamanda daha çok ve daha etkin temizleme yapan makineler geliştirmekte, makinelere ayrılan bakım sürelerini azaltmak için daha ergonomik tasarımlar yapılmakta,İş Sağlığı ve Güvenliği kurallarına uygun makine,ekipman üretilmektedir.Bunun yanı sıra değirmen sektörüne yönelik hammadde ve son ürün kalite kontrol cihaz üretmekte olan firmalarda hatlar üzerine kurulu anlık kalite parametrelerini takip eden yüksek teknolojiye sahip NIT ve NIR gibi cihazlar geliştirmekte.

 

Yel veya su değirmenlerde bir çift taşın arasında öğütülen buğday artık valsli değirmenlerde el değmeden, otomasyonla üretiliyor. Bu dönüşüm sürecinde bize değirmenciliğin dönüm noktalarını özetleyebilir misiniz? 

Eskiden nüfus bu kadar çok değildi. Haliyle birim zamanda öğütülen miktar yönünden bir sıkıntı olmadığı gibi insanlar maalesef çeşitlilik bakımından bu kadar zenginliğede sahip değillerdi.Buğdayın öğütüldüğü değirmenden ne verilirse onları alıp ekmek, aş yapabiliyorlardı.Günümüzde ise nüfusun hızla artması,insanların ihtiyaçlarınınçeşitlenmesi,birim zamanda birim miktardan daha fazla ürün çıkarma arzusu, gıda güvenliği ve hijyen kaygıları gibi faktörler var.

 

Sizce geleceğin değirmenleri nasıl olacak? Sektörde ilerleyen süreçte hangi konularda ilerleme kaydedilebilir, hangi noktalarda teknolojik yenilikler getirilebilir?

Bu konuda yurt dışında ve yurt içinde çalışmalar var. Bence önümüzdeki süreçte kapasitesi çok fazla olmasına rağmen içerde aydınlatmaların bile çalışmasına gerek duyulmadığı,sensörler,switchler,haberleşme ağları ve Nesnelerin İnterneti Teknolojisi (IoT) ile donatılmış,kalite izlenebilirliliğinin bile cihazların yaptığı,tek kişinin çalıştırdığı fabrikalar göreceğiz.

 

Hammaddeyi nereden tedarik ediyorsunuz? Tedarik konusundaki kıstaslarınız neler?

Öncelikle bisküvilik un üretimi için konuşacak olursak, Türkiye’nin tahıl ambarı Konya’da bulunduğunuz bölge itibariyle birinci sınıf ekmeklik buğday yetişmekte,düşük vasıflı buğday yetişmemektedir.Bu yüzden kıraç arazilerin çoğunlukta olduğu Denizli, Kütahya,Eskişehir,Kırıkkale,Yozgat,Çorum,Kayseri, Sivas’tan buğday tedarik etmekteyiz.Bisküvilik buğdayda diğer buğdaylarda olduğu gibi kalite kıstasları ürünün çeşidi,rutubeti, hektolitre, protein gibi değerlerin yanı sıra süne zararı,yabancı madde gibi kıstaslarımız var.

 

KAPASİTE ARTIRIMI SONRASI NİHAİ TÜKETİCİYE UN SATIŞI PLANI

 

Bize Torku’nun ileriye dönük hedefleri ve planlarından da bahseder misiniz?

Büyümeye müsait entegre tesis mantığıyla yapılan fabrikanın kapasitesinin kademeli olarak arttırılması planlanmaktadır. Endüstriyel un üretiminde çok önemli bir açığı kapatacak olan fabrikamız, şu aşamada Torku Bisküvi, Kek, Kraker, Gofret Üretim Tesisleri’nin un hammaddesini karşılıyor. Ancak pazara da satış gerçekleştirecek olan Torku Un Fabrikası, bölge illerindeki bisküvi fabrikalarının hammadde teminine de katkı yapacak. İkinci planımız da mevcut hattın kapasitesinin doldurulmasının akabinde diğer hattın çalışmalarına başlayarak,diğer un çeşitlerini tüketici ile buluşturmak.

 

Bize Torku’nun İnovasyon’ ve Ar-Ge’ye yaklaşımı hakkında neler söyleyebilirsiniz?

‘İnsana saygı’ politikasının gereği olarak en kaliteli ve güvenilir ürünlerin üretildiği tesisimiz, TSE ISO 9001, 22000 belgeleri, ürün gruplarında TSE belgeleriyle marka tesciliyle güvenilir ürünler üretmeye devam ediyor.‘Doğal olarak bizden’...

 

Türkiye son yıllarda un ihracatında önemli başarılara imza atıyor. Dünya un ihracatının üçte birini tek başına karşılıyor. Türkiye’nin un ihracatındaki başarısını neye bağlıyorsunuz? Sizce bu başarı sürdürülebilir mi?

Bu başarıyı bu işe gönül vermiş kişilerin gayretlerine ve özverilerine bağlıyorum.Bu başarının katlanarak devam etmesi en büyük arzumuzdur. Dışarıya muhtaç olan değil, dışarıya sağlıklı,kaliteli ürünler üretebilen güçlü Türkiye olmak en büyük hayalimiz. Bu başarının artması için, boyun eğen değil,kendi ayakları üstünde dimdik duran bir Türkiye için hepimiz üzerimize düşeni,fazlasıyla yaparak yılmadan,usanmadan daha çok çalışarak katkı sağlamalıyız.